
The Last Temptation of Christ – Günaha Son Çağrı
Kategori
Yönetmen Martin Scorsese
Senaryo Nikos Kazantzakis, Paul Schrader
Ödüller 1 Oscar Adaylığı. Diğer 2 ödül & 6 adaylık.
Hristiyanlık tarihine klasik Hollywood gözüyle değil de sadelik ve özü arayan farklı ve cesur bir gözle bakan Scorsese'nin bu filmi de tıpkı uyarlandığı Kazancakis'in romanı gibi şimşekleri üzerine çekmişti. Kitap Roma Katolik Kilisesi tarafından derhal yasaklı kitaplar listesine alınmış, hatta Kazancakis 1957 yılında öldüğünde Ortodoks Kilisesi defin izni vermediği için cenazesi Kandiye'yi çevreleyen Venedik surlarının dibine gömülmüştü.
Film de roman gibi özellikle radikal Hristiyan gruplarca şiddetle protesto edilmiş, hatta Paris'te filmin gösterildiği bir sinema salonu Molotov kokteyli atılarak yakılmak istenmişti. İngiliz televizyonlarında gösterildiğinde ise seyircilerden şikayet alma rekorunu kırmıştı. İstanbul Festivali'nde gösteriminin yapldığı Emek Sineması'na bomba ihbarları yapılmıştı. Site yönetimi olarak biraz tedirgin olsak da :) The Last Temptation of Christ - Günaha Son Çağrı 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
Film de roman gibi özellikle radikal Hristiyan gruplarca şiddetle protesto edilmiş, hatta Paris'te filmin gösterildiği bir sinema salonu Molotov kokteyli atılarak yakılmak istenmişti. İngiliz televizyonlarında gösterildiğinde ise seyircilerden şikayet alma rekorunu kırmıştı. İstanbul Festivali'nde gösteriminin yapldığı Emek Sineması'na bomba ihbarları yapılmıştı. Site yönetimi olarak biraz tedirgin olsak da :) The Last Temptation of Christ - Günaha Son Çağrı 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
Bir arkadaş “hz. muhammedi görmedim?” demiş çok güldüm. Daha 500 yıldan fazla var ona kardeşim benim 😀
O değil de ben filmde HZ. MUHAMMED i hiç görmedim?
adminin yorumu da film kadar iyiydi 🙂 film çok cesur…
”sanatsal olarak iyi ama mükemmel değil” yorumunu okuduktan sonra filmle ilgili yorum yapasım gelmedi.
düşünce özgürlüğünün içinde eleştiri olması kadar doğal bir olayı ironi içinde ironi olarak yorumlayan sakat zihniyet şaşkın isanın altmetnini acele işe şeytan karışırdan ibaret sayıyor kalbi mühürlü olaraktan ama bu araştırmacılık ile en gerçeğe ulaşacakltır kendi adına nede olsa bizim edebiyatımız adamı yakar alimallah
arkadaş aman öyle bir şey yazayım ki kapak olsun demiş haksızda sayılmaz gibi ama zahiren hüküm vermiş sinema tarihine merakı kadar felsefe tarihine merakının da olması arzu edilirdikendisinden ama nafile bu eğreti edebiyata daha fazla tutuşmadan diyebilirim ki ironiler içinde ironiler yaşatıyorsunuz batının en önemli değerlerinden biri olan düşünce özgürlüğüne dem vuracaksınız "batıyı yerip doğuyu öven zihniyet"gibi bir yaftalamaktan da geri durmayacaksınız. haha bana batı nezdinde batı tarafından yerilmeyen bir kavram göstersenize örneğin akıl mı kaç defa taşa çalındı yahut demokrasi mi…hiç birşey övülmez ya da yerilmez görülmüyor. elbette ki herhangi bir oryantalistin doğu hakkındaki tasavurlarına! içimizdekilerin verdiği itibarı onlardan beklemek saflığına düşmemeli aslında hepimizin ortak hatası son tahlilde şu ki gerçeği bildiğini farzetmek ama gerçek; kendisine nerden baktığımızla alakalı subjektif bir değerlendrime değil mi bu açıdan size kendi gerçeğimi diretecek değilim vesselam
sinema tarihinde saygıyla andığım adamlardan biridir mustafa akkad ama gel gör ki doğunun dinginliğini çıkmazlarını ikilemlerini ve sukunetini yaran bir bomba sesi ile kızını ve sonra kendi hayatını kaybeden batının düşünce özgürlüğünü fırsat buldukça öven bir üstaddan ve bu filmi batıyı yerip doğuyu öven zihniyet olduğu sürece başka bir mustafa akkad gibinlerin çıkacağını düşünmek ironilerin ”allah”ıdır
özgürlük alanı kastıyla bir ironi kurulduğu anlaşılmlıydı batı çıkmazların ikilemlerin kısaca düalizimin pençesinde hala kıvranıyor bunun sesi bize(mağriplilere) uzaktan hoş gelsede batı bu dramda çok önemli yaralar aldı tüm değerlerini kutsallarını taşa çaldı doğrusu da belki buydu çünkü inandığı tüm kavramlar yozlaşmıştı isa tanrımıydı insanmıydı ikileminde eğer tanrı ise "tanrı ölmüştü" ve "ecce homo" vardı. eğer insansa bu kez tanrı neredeydi tıpkı diğer kavramlarda olduğu gibi özgürlükte batının çıkmazındaydı eğer gerçek anlmada özgürlükse mümkünatının olmayacağı bir dünyada idik yok sınırlandırılmış bir özgürlükse bu kezde gerçeklğinden bahsedemezdik neyse azizim kısaca batının çıkmazı kendi içinde hep bir telaşı acelelciliği doğurdu ve belkide doğuya nazarlarında en imrenerek baktıkları şey de doğunun dinginliği ve sukuneti olmuştur. filimi bu minvalde değerlelendiriğinizde "isa" daki telaşı görmektesiniz halbuki iman insana güven vermeliydi selamet ve güç vermeliydi ama karşımızda şaşkın bir isa duruyor kısacası hiristiyan tarihine "mustafa akkad" gibilerinin eli değmedikçe bu sahneleri daha çok izleyeceğiz .
çok beğendim. harikaydı.
Ele alınan konun ciddiyeti nedemek ki anlymadm. Özgürlük alanı mı? "alan" sınırları cizilebilen ,ölçüle bilen,bir tanımlama oysa özgürlük denilen olgu hissedelin bir durum. En dokunulmalmaz olan en tehlikeli olandır. bu batı algısı değil aksine doğu tasavvurudur. Peygamber dokunmuş "en dokunulmazlar"!masaya yatırılan bir şey yok. Bir "didaktik" ve akademi kbir olaydan bahsedilmiyor ki… Flimde kamera kullanımı oldukça iyi dönemine göre. Efectler sıradan ama sorgulamayı,imajı çok iyi veriyor. Harika bir "insan" olma süreci ve kendini anlama çabası…Dafoe harikaydı….
film güzel izlemeye değer.
filmde hz. İSA nın kutsal şahsiyetine bir saygısızlık yok, özür dilenecek bir durumda söz konusu değil, Katolik kilisesinin tutucu yapısını herkes biliyor,kendi astığı adamları daha sonra aziz yapıyor(örn Thomas moore) tanrının varlığı üzerine kurgulanmış bir film zaten. peygamberler de insandır hatalarıyla,günahlarıyla.. film bence harikaydı,willem dafoe şahane oynamış……
the feeling begins ile başlayan peter gabrielin müzikleri filmi ayakta tutuyor filim hakkında maalesef ele aldığı konunun ciddiyetine yakışmayan bir tavır var batının özgürlükler alanının sıonırlarını kaldırması onu, en dokunulmazlarını bile masaya saygızısızca yatıracak kadar cüretkar kılıyor. evet kurugusal bir roman niteliği taşısa bile bu filmin özrünü yeterli kılmıyor. çünkü ele aldığı kahraman isa değil şüphesizki elçi olan hazreti isa dır
Sonuna kadar dayanamadım bile..Sıkıcı bir film..
tarıhı gerceklerden uzak kurgusal bır roman havası var
sanatsal olarak ıyı ama mukemmel degıl
yıne de ızlenebılır
Tedirgin olmayın size bişeycik olmaz 😛 bol bol dua ediyoruz biz
filmin illüzyonuna takılanlara ilaç niteliğinde 1986 yapımı the mission şiddetle tavsiye edilir
film bence mükemmel ötesi, olaya dini açıdan değil bir film olarak değerlendirdiğiniz mükkemel ötesi bir oyunculuk göreceksiniz. hele arada öyle sahneler var ki hafızalardan asla silinemez. hala bazı insanlar iş dini öğelere gelince saçmalık diyip duruyorlar, halbuki alt metinde çok derin felsefeler var, tabiki anlayabilene.
Sanatsal mı? Sanatsal.. Estetik mi? Estetik.. Gerçek mi? Malesef "Hayır"! "Efsaneler"in dışında kuvvetle muhtemel "hiç" yaşamamış bir peygamberin Bugünün gerçekliğinde hala "devam ettirilmeye-yaşatılmaya" çalışılmasından öte bir film-çalışma değil.. Kısaca özetlemek gerekirse; 1001 efsanenin üzerine bir de yazarın-senarist’in hayal gücü eklenmiş, o kadar.. Birazık okumuş, az-çok farkında biri çok rahat anlar ne demek istediğimi…
"İstanbul Festivali’nde gösteriminin yapldığı Emek Sineması’na bomba ihbarları yapılmıştı. Site yönetimi olarak biraz tedirgin olsak
da :)"
Bu açıklamadan sonra izlememek elde değil. Teşekkürler :))