
The Duke of Burgundy – Burgonya Dükü
Ödüllü yazar ve yönetmen Peter Strickland’ın tekinsiz Berberian Ses Stüdyosu ve Katalin Varga’nın ardından çektiği yeni filminden erotizm ve endişe damlıyor.
Cynthia ile Evelyn her gün basit ve kışkırtıcı bir ritüeli yerine getirir ve bu âdet hep Evelyn’in cezası ve zevkiyle biter. Varlıklı amatör kelebek uzmanı Cynthia’nın gönlünde yatan daha geleneksel bir ilişki olunca, hizmetçi Evelyn’in erotik takıntıları kısa sürede ilişkiyi kırılma noktasına götüren bir bağımlılığa dönüşür.
Jess Franco’nun üslubundan esinlenen Burgundy Dükü, karanlık bir çürümüşlüğü anlatan, iç gıcıklayıcı, gotik bir melodram.
Cynthia ile Evelyn her gün basit ve kışkırtıcı bir ritüeli yerine getirir ve bu âdet hep Evelyn’in cezası ve zevkiyle biter. Varlıklı amatör kelebek uzmanı Cynthia’nın gönlünde yatan daha geleneksel bir ilişki olunca, hizmetçi Evelyn’in erotik takıntıları kısa sürede ilişkiyi kırılma noktasına götüren bir bağımlılığa dönüşür.
Jess Franco’nun üslubundan esinlenen Burgundy Dükü, karanlık bir çürümüşlüğü anlatan, iç gıcıklayıcı, gotik bir melodram.
harika , muhteşem son derece güzel bir film iyiki izlemişim …
Tam festivallik 10 numero bir sanat filmi ,bir kült başyapıtı !..Eskiler ” herze tevil götürmez ! ”derler.(merak edenler anlamını araştırsın)Ben,birazcık tevil edeceğim bu festivallik filmi (yayımlamasanız da,1,5 saat izlemişim kolay mı…)Bi kere adı yanlış konmuş.”Burgonya Dükü”olmamalı ”Burgonya İşi Lezbien Düdükleşme”olmalıydı.Merak konusu pek çok sanatsal kavramlar ve enstantaneler var bu filmde:Cezalamdırma kavramı,biri yıkanıp durulanmayan kadın kilotları,tarla zıpzıplarının türleri ve farkları ı,danaburunlarının kışı nerede geçirdikleri,hanımın hizmetçı kızın ağızını ne yapmak için açtırdığı,hizmetçi kızın yassı suratının hanımın koca poposu ile bir ilişkisinin olup olmadığı,hanımın neden ikidebir su içtiği gibi…80’lerin Yeşilçam filmlerinde Nuri ve Coşkun ağabeyler ” Kezban ”lara üst kattaki pul koleksiyonunu gösterirlerdi,buradaki Lesbien hatun kelebek koleksiyonu yerine hizmetçi kıza kirli donları ile dolu bol köpüklü çamaşır leğenini gösteriyor mesela,hayli ilginç!..Yorumu yayınlarsanız,merak edip okuyan da olursa sanırım bu sorunsallara filmin içinde yanıtlar bulabileceklerdir.Benim asıl merak ettiğim ”Haco Hanım!”ın yaratıcısı rahmetli ”Kaptan” sağ olsaydı ve ”Şengül Hamamı,Kadın Suretleri ve Müsaşeke(müfaale bâbında,sülasi kökü SKŞ)Gırgırları’nın yazarı Engin Ardıç biraderimiz bu filmin yorumuna neler yazarlardı? Malum ya her ikisi de Lesbien (pardon zürefa) ve bilumum çarpık ilişkiler konusunda hayli kalem oynatmışlardır…Yayınlamıyacaksınız ya ben yine de bu şahasere yorum yazmadan duramadım.Pardon…
Ne pis geyiğin varmış arkadaş, ne konuştun virvir virvir virvir, gecenin 1’inde dakikalardır senin yorumunu okuyom ama anlayamadım, iyi veya kötü de geç ne uzatıyon
Yorum enfes olmuş. Ben o sorunsalların yanıtsız kalması ve siyah naylon çorapların güzel bir anı olarak hatırlanmasını yeğlerim. Filmi izleyemeyeceğim artık. Rumuz: Ailenizin nadide sapığı
durağan geçen sahneleri olan bir film. ama derinlere inilirse iki kadının yalnızlığı, ruh halleri ve paylaştıkları şeyler hakkında çok güzel anlamlar çıkarılabilir. siteye teşekkürler
istanbul ilm festivalinde izleyemediğim filmleri arıyordum. siteye klenmiş çok sevvindim harika