
Mon oncle – Amcam
(Nagybácsim)
Kategori
Yönetmen Jacques Tati
Senaryo Jacques Lagrange, Jean L'Hôte, Jacques Tati
Ödüller 1 Oscar Kazandı. Diğer 6 ödül & 3 adaylık.
Tati'nin cins kahramanı Bay Hulot kayınbiraderinin ultramodern evine ve de plastik hortum üreten steril bir fabrikaya düşmesiyle tuhaf bir durum komedisi çıkartıyor. Hulot serisinin mekanikleşmiş yaşamı nefis bir şekilde hicveden bu ikinci filmi ile Tati hem yönetmen hem de oyuncu olarak karşımızda. Mon oncle - Nagybácsim - Amcam 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
J. Tati’yi geç keşfettim ama iyi ki de öyle olmuş. Onca zamandan sonra hâlâ üst düzey yönetmenler, filmler keşfetmek harika bir şey. Play Time ve Mon Oncle mükemmel filmler. 20 yy. modernizmini müthiş eleştiriyor fakat bu 21. yy başına hatta üzerine belki bir çeyrek asır daha değerini koruyacak bir eleştiri-felsefe. Tati ve özellikle bu iki filmi üzerine çok uzun yazılar hatta küçük bir kitap dahi yazılabilir. Gel gelelim, özetle, yerel, Fransız kültürü üzerinden eleştiri yerine daha çok yaşadığımız çağ üzerinden düşünürsek: Züppece, mânâdan yoksun bir modernizmimiz var. Modern bir putperestlik çağında yaşıyoruz. Biz, modern olmak için çırpınan insanlar, modernizmin, binaların, eşyaların, Başkası’nın köleleriyiz. Bir türlü ölçüyü tutturamıyoruz.
Jacques Tati’nin Mr Hulot’un Tatili’yle ortaya çıkardığı anti-modernist ayrıksı karakter Hulot yüne kendine has duruşu ve şarlovari mizah anlayışıyla harika. Modern mimariye ve yeni düzenin sahte karakterlerine yapılan göndermelerin en iyilerinden.
Ne dayı ama! Kendi dayım geldi aklıma. Alfa kültür ve komedi…Dayı baş belası ama izlenmeli…
Son derece değişik bir film. Kolay kolay herhangi bir kalıba konulması da zor bir film. İlk zorluk filmin adında var, filmde anlatılan dayı, filmin adı amca…Sinemaseverlerin çok farklı tatlar alacağı ama standart hareketli film tarzına alışmış seyirciler için filmin hayli sıkıcı ve dingin bir film geleceği kesin. Konuşma mümkün mertebe az tutulmuş adeta pandomim havasında bu bölümler çok başarılı bir şekilde müzikle doldurulmuş. Oyuncu olarak jenerikte adı geçmeyen Jacques Tati, dayı Hulot rolünde çok az konuşarak son derece başarılı bir performans sergiliyor. Herkesin birbirini tanıdığı, yapmacıksız ve basit kurallar içinde mutlu bir yaşam süren dayı Hulot ile zenginler mahallesinde yaşam süren Arpel çiftinin yaşamları arasındaki tezat filmin konusunu oluşturur. Modern dünyanın kayıtsızlığı ve tekdüze yaşam tarzı, sadece mal mülkle hava atmanın, tüketimin ön planda olduğu bir yaşamla, geleneksel ahlak değerlerinin ön planda olduğu , paranın değil yaşam tarzının ön planda olduğu hayat arasındaki farklılık Hulot karakteri üzerinden verilir. Bunu filmi izlerken hissediyorsunuz, yoksa filmin seyredenin gözüne soktuğu bir mesajı yok. Hatta kendi yaşadığı semtten zengin semte geçerken yıkık duvar üzerindeki tuğlayı düşüren Hulot’un onu yerden alıp, yerine koyması sanki hiçbirşeyin değişmemesini istemesi şeklinde yorumlanabilir. Filmde ayrıca dikkat çeken bölümleri arasında, çöpleri sürekli temizlemeye kalkışıp bir türlü süpürmeyen, süpüremeyen çöpçü, eve gelen misafire göre açılan fıskiye, ıslık çalarak yoldan geçenleri direğe çarptıran çocuklar, her ortamda pardesü giyen Hulot, vs. dikkat çekiyor. Zamanında yabancı film Oscar’ı kazanan film, üzerinden yaklaşık 60 yıl geçmiş olmasına, bazı sahneleri sıkıcı bulunmasına rağmen yinede sağlam kalmış filmler arasında gösterilebilir. İzlememiş olanların es geçmeyip izlemelerini öneririm.
Charlie Chaplin filmlerine benzeyen bir yanı olmasına rağmen inanılmaz derecede sıkıcı ve o filmlerin kalitesine ulaşmaktan epey bir uzak ve komedi ile uzaktan yakından alakası olmayan bir film. Yorumların birisinde modernizm eleştirisi yazıyor. Aslında filmin özeti o yorumda yatıyor. Yönetmen eleştiri yapmak için filmin komedi kısmını zarara uğratmış görünüyor. Filmde şahsen iki yerden başka hiç bir yerde gülmedim. Onları da Akademi aldığı için zorladım sanki. İşte tam burada nasıl akademi ödülü aldığını da bulabiliriz. Akademi heyetinin, filmin tüm seyirlik kısmının neredeyse bir hiç olmasına rağmen bu filme ödül vermesi filmin çok cesur bir şekilde modern hayat eleştirisi yapmasıyla ilişkilendirilebilir.
Başrolünde Tarık Akan ve Süleyman Turan’ın oynadığı 1977 yapımı Sevgili Dayım filmine benzerliğiyle dikkat çekmektedir. Aslında uzun süredir bizim filmlerimizin o dönemde kendilerinden önceki çekilen yabancı filmlere özenmesine fena halde bozuluyorum. ”Bu da mı arkadaş!” diyecekken filmin işleyişindeki farkı gördüm ve rahatladım. Esasında bizimkiler daha iyi yapmışlar. Ama ne olursa olsun kopya almak hiç uygun bir davranış değildir.
Tekrar filme gelecek olursak filmin mimari yapısı ve eleştirel vurgusu çıkarılacak olursa 1 puan vermek fazlasıyla kafidir. Görselliği ve eleştirisi baz alındığında bile 5 ten fazla alabilecek bir başarıya ulaşamaz. Saygılar.
evet mımarlık ogrencılerı ızlemelı kesınlıkle ve gecensene okul projesı olarak ızledık ve ana karakter aıleye tumden yenı bır tasarım yaptık ders olarak anısı buyuktur bıtmeyen cılesı ayrı
müthiş bir modernizm eleştirisi.bu filmi mimarlık bölümü okuyan çoğu öğrenci izlemiştir diye düşünüyorum.bende hocamın önerisiyle izlemiştim. başta eski bir film olduğu için sıkıcı gelir diye düşündüm ama yanılmışım, eğlenceli bir film
Mimari yorumunu alabilirmiyim film hakkinda cok acilll odev icinn