
City Lights – Şehir Işıkları
- IMDb Puanı 8.5
- Yapım Yılı 1931
- Ülke Amerika
- Yapım Şirketi United Artists
- Film Süresi 87 dakika
Kör bir çiçekçiye aşık olan ve sokaklarda yaşayan iyi niyetli bir serseri, kıza kendisini varlıklı biri olarak tanıtır. Bir milyonerin hayatını kurtarmıştır ve onun kendisine yardım edeceğine güvenmektedir. Adamı ziyaret edip sevdiği kızın gözlerini ameliyat ettirebilecek kadar para ödünç alabileceğini düşünür. Ama zengin insanlar aslında ikiyüzlü bir yaşam sürmektedirler. Çoğu eleştirmene göre bu film Charlie Chaplin’in başyapıtı. Sesli sinemanın yeni yayılmaya başladığı bir dönemde, bu devrimi reddederek yine sessiz çektiği filminde, neredeyse tüm becerilerini konuşturuyor Chaplin.
Charlie Chaplin’nin 2.izlediğim filmi. Gerçekten duygusal bir filmdi izlemenizi tavsiye ederim hiç sıkılmadım.
kemal sunalın bu filimden tıpa tıp uyarlama bir filmi vardı.
Hiçbir zaman eskimemiş ve eskimeye de pek niyeti olmayan dahiyane bir klasik Chaplin.Anne ve babasının mesleğinden çok şey katmış,oldukça yakışıklı ve sempatik bir adam.Her filmi bize ders veriyor.Yanlış hatırlamıyorsam sahnede konuşurken Debord ona karşı ithamlarla ses yükselterek faşiştlikle suçlamıştı Chaplin i.Her ne kadar doğrudur bilemem.Chaplin in günümüz sinemaya bakışı çok fazla şey kattı.
Charles Chaplin’in klasiği olarak kalmayı başaran eser aynı zamanda sinemanın klasikleri arasında kolaylıkla gösterilebilecek niteliktedir. Chaplin’in en içe işleyen, en duygusal filmlerinden birisidir herhalde. Filmin hikayesi ve gidişatı oldukça başarılı, bittikten sonra yüzümüzde hoş bir tebessüm bırakıyor. Kartal Tibet’in yönettiği Kemal Sunal’ın oynadığı ”En Büyük Şaban” filmini izleyenler zaten bu filme yabancılık çekmeyeceklerdir, film neredeyse birebir bu filmin aynısıdır. “Slapstick” tarzının tartışmasız en büyük insanıdır Chaplin. Bu tarz “fiziksel komedi”ye dayalıdır ve hem fiziksel hem de yaratıcılık becerisiyle Chaplin bu tarz için biçilmiş kaftandır. City Lights da önceden izlediğim eserleri gibi yine mükemmel. Komediye dramı da katmasını çok iyi biliyor usta yönetmen, yazar, oyuncu. Chaplin, filmde hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Aynı zamanda sosyal bir eleştiride de bulunuyor. Oyunculuk zaten hat safhada filmi tek başına göğüslüyor. Filmde özellikle finale doğru oldukça keskinleşen bir dram var. Charles Chaplin ise filmin tamamında “the tramp” (serseri) karakteriyle yine büyülüyor. Tarihe geçen pek çok sahne mevcut yine. Örneğin; boks sahnesi. Tekrar tekrar izlemekten bıkmadığım o sahne tek kelimeyle şaheserdi. Chaplin; komedi filmlerinin tüm unsurlarını özgürce kullanmış. Bu da seyircinin bir filmden beklediği sıcaklığı vermedeki başarısının yansıması…Chaplin aynı zamanda filmin müziklerini de bestelemiştir. Sesli sinemanın yeni yayıldığı yıllarda sadece müzik eşliğiyle çekilmiş eser. Chaplin’in ne kadar kendine güvendiğini buradan da anlıyoruz. Onun gibi kaç tane sinemacı geldi bu dünyaya ya da gelecek. Umarız ki onun gibi sinemacılar yetişsin. 1931 yapımı bir film 2015 yılında bile halen rahatlıkla izlenebiliyorsa, bence o film gerçek bir sanat eseridir
Charlie Chaplin… Bu izlediğim beşinci filmi. Üçü kısa ikisi uzun. The Great Dictator, Trible Trouble, His New Prefession, In the Park…
Charlie Chaplin’in en iyi filmi kesinlikle bu. Bu filmi beğendiyseniz The Kid, Modern Times. The Great Dictator ve Annie Hallıda öneririm Woody Allen ne kadar tecavüzcü olsada çok iyi bir yönetmen.
İlk defa Charlie Chaplin filmi izledim, sonuna kadar güldürüp tam biterken boğazımı düğüm düğüm etti, saygılar üstad…
Hep modası geçmeyen filmlere imza atıyor Sir Charles ! Filmlerinde her türlü duyguyu hissettiriyor hemde tek kelime etmeden.Saygıyla selamlıyorum.
İnsana dair her şey…Chaplin’in sanatının önünde bir kez daha eğildim…
Türkiye versiyonuyla Kemal Sunalın baş rolde oynadığı ” En büyük şaban” filminin esin kaynağı . Tek kelimeyle efsaneydi . Defalarca söylenen şeyleri bende tekrarlıyorum sinemanın dahi çocuğu Şarlo .Mimikleri saflığı insanlığı.. iyi ki bu dünyadan geçmişsin güzel insan !
bir çift laf dahi etmeden insanı hüzüne sevince komediye duygular cümbüşüne sürükleyen bir film.Sinemanın dahi çocuğu ŞARLO
Chaplin boşuna üstad sıfatını kazanmamış. siyah beyaz olmasına ve diyalog olmamasına rağmen etkilendirdi film. İçinizi ısıtıyor gerçekten, iyi seyirler 🙂