
Brief Encounter – Kısa Karşılaşma
- IMDb Puanı 8.1
- Yapım Yılı 1945
- Ülke İngiltere
- Yapım Şirketi Universal Pictures
- Film Süresi 86 dakika
Yönetmen David Lean
Ödüller 3 Oscar Adaylığı. Diğer 3 ödül
Rachmaninoff'un unutulmaz 'İkinci Piano Koncertosu' eşliğinde, sıradan insanların sıra dışı aşklarına tanıklık eden film, İngiliz gerçekçiliğinin başyapıtı olarak kabul görüyor.
Lean'e Cannes'da 'Festival Büyük Ödülü'nü kazandıran film, bir rastlantı sonucu tren istasyonunda karşılaşan iki evli yetişkinin yaşadıkları büyük aşkın öyküsünü anlatıyor. Brief Encounter - Kısa Karşılaşma 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
Lean'e Cannes'da 'Festival Büyük Ödülü'nü kazandıran film, bir rastlantı sonucu tren istasyonunda karşılaşan iki evli yetişkinin yaşadıkları büyük aşkın öyküsünü anlatıyor. Brief Encounter - Kısa Karşılaşma 720P görüntü kalitesinde altyazılı izle meniz için sizlerle..
ÇOK YÜKSEK BÜTÇELİ OLMADAN DA BÖYLE SAĞLAM İÇERİKLİ VE KALİTELİ FİLMLER YAPILDIĞINA GÜZEL BİR ÖRNEK. ÇOK HOŞ FİLM GERÇEKTEN.
admin filmde altyazi kaymasi var. ozellikle ikinci yarisinda oldukca rahatsiz ediyor; duzeltebilirseniz sevinirim.
Bildirimin için teşekkür ediyorum sevgili Emre. İlgili arkadaşa iletiyorum.
ben de ilginiz için teşekkür ederim 🙂
“Kısa Tesadüfler” sinema tarihinin en iyi “yasak aşk” filmlerinden biri. Büyük yönetmen David Lean’in henüz dördüncü filmi olmasına rağmen, filmde sağladığı yönetim başarısı gözlerden kaçmıyor. Konu son derece sıradan başlıyor,önce bir tren garına sonrada gardaki kafeye yönelir kamera. Kafedeki bayan ve gar görevlisinin konuşmalarını dinlerken kamera birden arka masada oturan bir kadın ve bir erkeğe döner, yüzlerinde hüzün vardır. Birşeyler konuşuyorlardır ama biz onları değil, kafedeki diğer konuşmaları duyarız ve o sırada içeri gelen bir kadın sormadan onların masasına gelip oturur, masadaki kadını tanımaktadır ve sürekli konuşmaktadır. Masadakilerin yüzündeki hüzün dahada artar ve trenin kalkış anonsu yapılır, adam kalkar, kadının omuzuna dokunur ve kadın erkeğin ardından daha bir hüzünle bakar. Kadın evine gelir, kocasıyla konuşurlar ve koltukta kadın o güne nasıl gelindiğini hatırlar. Bizler de onla birlikte yaşananları, o güne nasıl gelindiğini öğrenmeye başlarız. İnsanlar bazen ruh eşi dediğimiz kişileri bulma şansına sahip olamazlar, yada karşılarına ne zaman, hangi yaşta çıkacağını bilemeyecekleri gibi. Mecburiyetten evlenmek, sevmeden alışmak gibi, bir yaşam şekli seçilir, burada asıl amaç toplum ve çevre baskısından kaçmaktır ama bu yaşam şeklinde içinde hiç aşk ve aşık olmadan, o heyacanı hiç yaşayamadan yaşlanmak gibi bir ömür sürmek vardır. Hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu yıllar geçtikten sonra keşkelerle dolu hayat hikayende anlarsın derler. Evlenirsin çocukların olur ve karşına o zamanında karşılaşmadığın kişi çıkar. Kalıverirsin ne yapacağını bilemezsin, çevre baskısı senin hayatını şekillendiriverir. Senin ve sevdiğinin aşkı kimin umurunda… Ya herşeyi bırakıp, öylesine mutsuz bir ömür sürüp mutlu görünme rolü oynayacaksındır, asıl kahredende budur herhalde insanı, yada hiçkimseyi umursamadan “bu benim hayatım” diyerek kimsenin ne diyeceğini dinlemeyeceksindir. Çok zor bir karar ve seçim… İngiliz film enstitüsü tarafından 1999 da o güne kadarki en iyi İngiliz filmleri listesinde 2. Sırada yer bulmuş bir film “Kısa Tesadüfler”. Filmde David Lean’in başarısı kadar baş roldeki oyuncularında katkıları çok büyük. Bilhassa Laura rolündeki CELIA JOHNSON’ın performansı müthiş, gözlerinde ve yüzünde yaşadıkları hüznü hissettiriyor. Trevor Howard’da abartısız, rahat oyunuyla çok iyi. Filmin siyah beyaz görüntüleri de filme çok büyük katkı sağlıyor. Bu iki gizli sevgilinin filmde söyledikleri sözlerde aklımızın bir yerinde kalıyor;
“Kesin olarak sana güvenildiğini bilince yalan söylemek çok kolay, hem çok kolay hemde çok küçültücü”, “-Beni affediyor musun?, -Ne için affedeceğim?, -Herşey için, başta seninle tanıştığım için, taş parçasını gözünden çıkardığım için, seni sevdiğim için, sana bu kadar acı verdiğim için”, “-Ölmek istiyorum. Keşke ölsem. – Ölürsen beni unutursun, ben hatırlanmak istiyorum”.
Kısacası bu filmi görmediyseniz mutlaka izleyin. Yaşamınızda keşke “gitme kal” demek isteyipte diyememe gibi bir ikilem yaşamamanız dileğiyle bu dokunaklı filmi kaçırmayın. İzleyin, izlettirin…
filmin sonlarına doğru kaç puan versem diye düşünürken 7 vereyim yaa, bu kadar yeter ona dedim. son on beş dakika ve ilk sahnenin farklı açılardan farklı duygularla tasviri beni cezbetti ve filme dokuz puan vermeye ikna etti. peki o son söz. işte orası enfesti. ey izleyici izle ve gör. ayrıca böyle bir filmin bu sitede olup olmayacağına biriyle bahse girseydim şayet, kaybetmiştim. kaybettiğime mutluyum…
doğallığı ve gerçekçi konusundan dolayı izlerken hayatınızın içinde başka bir hayatın gerçekliğinde kayboluyorsunuz..film müziği dikkatimi çeken ilk unsurdu,ilk sahneden içine alabildi ve devam ettikçe büyüledi..emeğiniz için teşekkürler unutulmazfilmler.co
harika film tek kelimeyle
Tek kelimeyle harikaydı. Hiç sıkılmadan izledim ve kendimi filmin içinde buldum. Mutlaka izlenmeli.
normalde yorum yazmak pek adetim değildir ama bu film için bir iki cümle kurmadan geçemicem.. öncelikle unutulmazfilmlere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum izleyicileri böyle muhteşem kült bir filmle yıllar sonra tekrar buluşturdukları için. evet filme gelince hayatım boyunca izlediğim onca film içinde bu kadar kalbime dokunan, içimi cız ettiren bir yapımla karşılaşmadım.duyguların yalınlığı ve acıtıcı gerçekliği , birbirinden farklı hayatlar süren iki evli insanın küçük tesadüfler sonucu kurulan bağı tek kelimeyle büyüleyici , şaşkınlık yaratıcı derecede sarsıyor insanı.müzik şahane zaten yoruma bile gerek yok. gerçek bir başyapıt lütfen izleyin..
Eğer yaşamınız monoton ise, hep bir rutinin içindeyseniz, çevrenizde aynı kişiler var ise hatta hatta mutlu bile olsanız bir yere gelir sıkılır, değişiklik ve macera ararsınız. Daha da ileri gidelim kocanızla (ya da karınızla) mutlu bile olsanız yine de arayışlara girersiniz. Çünkü insan yalnız mutluluk arayan bir canlı değil, değişiklik, heyecan, yeni tatlar peşinde de koşabiliyor. İşte filmimizde ikisi de evliliğinde mutlu iki insan bir yasak aşka giriyor. Kadın suçluluk ve pişmanlık içinde acı çekerken aşkın heyecanını da reddedemiyor, erkek daha cesur, hep aşka sürüklüyor kadını. Sonunu izleyince göreceksiniz. Tren istasyonu görüntüleri harika. Çok konuşan fakat boş konuşan bir kadın portresi de çizilmiş ki evlere şenlik.. Sıkılmayacaksınız.
David Lean gerçekten kusursuz bir filme imza atmış. Film konusu itibariyle yüzyıllar boyunca güncel olan ”yanlış zaman doğru insan” temasını ele alıyor. Bir nevi çağdaş Anna Karenina uyarlaması da sayabileceğimiz filmin kurgusu ve konunun işlenişi çağının ilerisinde. İyi ki sinema var dedirten eşsiz bir filmlerden biri.
Gerçekten şahane bir filmdi.
Robert De Niro ve Meryl Streep in oynadığı Falling in Love filminin ilk versiyonu heralde..
O filmde muhteşemdir.
Ama bu da, zamanının değer yargılarıyla harmanlanmış, sevginin ne kadar temiz olduğunu gösteren, hariaka bir film
Seyredilmeli..