
Blue Is the Warmest Color – Mavi En Sıcak Renktir
(La vie d'Adèle)
Yönetmen Abdellatif Kechiche
Senaryo Abdellatif Kechiche, Ghalia Lacroix, Julie Maroh
Ödüller 1 Golden Globe Adaylığı. Diğer 84 ödül & 94 adaylık.
15 yaşındaki içedönük bir lise öğrencisi, mavi saçlı bir kadınla karşılaşır ve kendini ona dönüştürmeye karar verir, ancak bu, kızın arkadaşları ve ailesi ile önemli sorunlara yol açar.
Filmi izledikten sonra lea ve adelein youtubedan bir röportajlarını izledim ve sex sahnelerinin fake olduğunu birbirlerine yardımcı olduklarını açıklıyolardı ve oldukça gergin görünüyolardı Allah aşkına kimi kandırıyorsunuz hissederek oynadığınız apaçık ortada hissettim oynadım demek bu kadar zor mu beni hayal kırıklığına uğrattınız
Fazla ve gereksiz gercekci olmus bana kalirsa filmlerlerde gunluk hayatta goremeyecegimiz sahneler olmasi gerek. Film degilde daha cok dizi gibiydi ve 3 saatte cok uzun bir sure kisaltip daha etkileyici bir film ortaya konulabilirdi. Zaman kaybi mi orasini bilemicem ama izlemezseniz bir sey kaybetmezsiniz. Şahsen beni pek etkilemedi.
kesinlikle zaman kaybı. herhangi bir sanat ögesi bile yok, diyaloglar yetersiz, filmin rengi berbat ötesi..iki tane sevişen kadın, olarak değerlendiriyorum filme.. ayrıca o cinsel tercihi yapan kişilerin reel dünyalarına baktığımız zaman hiç gerçekçi de değil fakat gerçekçi olup olmaması kıstasım da değil filmi değerlendirirken. meraklısına..
Film çok yavaş ilerliyo bunun yanında salak Adele’in sürekli ağzını açması sümükleri şapırdatarak yemek yemesi ve boş bakışları beni çok sinirlendirdi bunlar benim görüşüm linç gelmesin yani
Bir eleştirmen, bu film için-sahiciliği ile insanın canını yakan
bir film-
2013 Cannes Film Festivali en iyi film ödülü.
Hiç sıkılmadan izledim. Gerçekten birbirlerine olan bakışları bile çok gerçekçi mükemmeldi. Ama sonu böyle bitmemeliydi… 🙁
(Gereksiz yere o kadar sapık sahne vardı.)
Oyuncuların pek çok sahneyi yönetmenin ve yapım ekibinin baskılariyla icra etmek zorunda kaldığı söyleniyor. Tuhaf bir prodüksiyon.
Bu film bende çok farklı bir duygu uyandırıyor.Bir anı gibi aklıma düşüyor bazen. Bazen bir his gibi düşüyor içime açıp izliyorum. Adéle in boş duran ama dolu bakışları, Emmanın mavileri,numarasını verirken Emma nın bakışı, çubuklu makarna…öyle güzel veriyorlarki duyguyu orada olmadan.Seviyorum bu filmi ben.Hemde baya seviyorum
Kesinlikle sana katılıyorum ve bende çok seviyorum bu filmi. Hemde baya seviyorum. :))
Gercekten, bilmiyorum haksizlik mi ediyorum ama ilk defa bi filmi izledigime pisman oldum diyebilirim. Filme odaklanamadim dogru duzgun cunku Adele hanimefendinin igrenc yemek yemesi, her saniye burnunun akması, ve agzinin her dk açık olması, ayrıca saclari neden shit gibi onu da anlamis degilm. Sirf bu seyler yuzunden odaklanamadm filme kafayi yedim. THE HANDMAIDEN kat kat daha iyi senaryo olarak oyunculuk olarak her sey olarak. Tavsiye ederimm
The Handmaiden bir lezbiyen filminden kat kat daha fazlası yani içinde barındırdığı kültür ögeleri olaylar falan bir aşk hikayesinden daha fazlası bence de güzel film fakat sanırsam onla bunu karşılaştıramayız ve sanırsam fransızların aşkı işlerkenki anlatış tarzı hep garip farklı bir tutku koymayı başardıklarını düşünüyorum bu arada yine güzel bir film olan ‘the portrait of a lady on fire ‘ izlemeni tavsiye ederim .
izlediğim en gerçekçi aşk filmlerinden biriydi. yönetmenin çekimleri ve oyuncuların perfonmansı çok iyiydi. ilk başta üç saat olduğu için izlemekten çekinmiştim ama izlediğimde iyi ki izledim dedim. sizde izleyin, izletin.
İzlediğim en gerçekçi ve inandırıcı aşk filmlerinden birisi. Yönetmenin kamera açıları ve Adéle Exarchopoulos ile Léa Seydoux’nun performansları bunda büyük etken. Buna karşın ufak bir editleme işlemiyle kısaltılsa harika bir film çıkar ortaya. 7/10
ABİ BAŞROLDEKİ KIZ OROSPU ÇOCUĞUSUN ÖYLE YEMEK YENİR Mİ AYAR ETTİN BENİ KENDİNE FİLM BOYUNCA bari yemek sahnesi gelmeden haber verseniz de ileriye falan sarsam. Bunun dışında güzel film
adele’in yunan döneri demesi canımı sıktı. filme odaklanamıyorum :((
8
Nerelere geldik aq
kesinlikle zaman kaybı