
Blue Is the Warmest Color – Mavi En Sıcak Renktir
(La vie d'Adèle)
Yönetmen Abdellatif Kechiche
Senaryo Abdellatif Kechiche, Ghalia Lacroix, Julie Maroh
Ödüller 1 Golden Globe Adaylığı. Diğer 84 ödül & 94 adaylık.
15 yaşındaki içedönük bir lise öğrencisi, mavi saçlı bir kadınla karşılaşır ve kendini ona dönüştürmeye karar verir, ancak bu, kızın arkadaşları ve ailesi ile önemli sorunlara yol açar.
insan çok derim ve karmaşık bir canılı… tutku,aşk, cinsellik, savruluş ne arasan var bu film de… tokat yemiş gibi oldum… ön yargılarım çatırdadı… kırılıp dökülecekler bundan sonra..
Genel aşk filmlerinden bi parça ayrılmayı başarmış güzel bir film. Süresi uzun olmasına rağmen beni sıkmadan izletti. Oyunculuklar çok çok iyi olmasa da tatmin edici ve gerçekçi nitelikteydi. Tavsiye ederim 🙂
cok uzun ve fazla detaya girilmis bir filmdi…Sahneler gereginden fazla uzamis…Istridye ve makarna yemeleri, derslikte gecen dakikalar bayiltma noktasina getirdi. Konuyu iyi yakalamislar fakat ultra detaya takilmislar….Sonuc: yinede guzel surukleyici bir filmdi..
Aşk’ ı öyle güzel hissettiriyor ki inanılmaz.. Oyunculuklar muhteşem rol yapmamışlar, gerçeği yaşamışlar.. bir an olsun bile film olduğunu hissetmedim…
Film hoş ama aşırı yakın sahne var yani kamera açısının yakınlığından insan sıkılıyor. Olayların olduğu odaları mekanı falan merak ettiğim yerler oldu.
Onun dışında çok ilgimi çekmeyen bir konusu var ama böyle filmlerin artması gerektiğini düşünüyorum.
İzlemeye değer diyemem yani başka bir seçeneği olmayan izlesin bence.
bu filmi 2. kez izleyişim. çok anlamlı. sevişme sahneler çok açık ama aksi durumda film eksik kalırdı bence. Tunus’lu bir yönetmene göre çok cesaretli Abdellatif. İzlemelisiniz.
Cinsellik üzerine kurulmuş bi sonuca bağlanmiyan tipik saçma bi fransız filmi. Teşekkürler…
Her şeyiyle öyle doğal olmuş ki. Adele’in yağlı dağınık saçları makyajsız suratı onu genelin aksine çok çekici göstermiş, bu çekiciliği sağlayan belki de o doğallığı. Adele’in tavırları, konuşmaları, mimikleri, gülmesi, ağlaması… Çok doğaldı çok beğendim. O ağlarken gözlerim doldu, o gülerken gülümsedim, çünkü bunu izleyiciye geçirebilmiş oyunculuğuyla. Emma’ya gelince… Yahu kadın bu ne güzellik! "Gel yarim ol!" diyecek kıvama getirdi beni. Gülüşü, bakışı, insanın nasıl da içine işliyor. Genel olarak filmin akışı içinde olaylar da çok basit ve doğal, cafede buluşup edilen o muhabbetler. Hani filmlerde olur, konuşurlar muhabbet ederler ama hiç günlük hayatta bizim ettiğimiz muhabbetlere benzemez, ne konular ne de konuşma tavırları. Ama bu filmde öyle doğal havadan sudan muhabbet ediyorlar ki, sanki ortada bir film yok, oyun yok, iki arkadaşın muhabbeti gizli kameraya alınmış. Evde sofrada yemek yemeler de aynı şekilde müthiş doğal.
Anlııcaanız üzre hayatımda izlediğim en doğal filmdi. Çok etkilendim. Acısı da sevinci de aşkı da içime işledi.
Ama yine de beklentiyi yüksek tutmayın, her film için geçerli bu. Bu benim yorumum, siz böyle etkilenmeyebilirsiniz. İyisi mi, açın izleyin, kendiniz görün.
iyi seyirler.
Burada yönetmenin dehasını da unutmamak gerekir.Ve umarım toplum artık cinsel kimliği farklı olan insanların ne gibi çatışmalar yaşadığını,toplum ile iç güdüleri arasında sıkışıp kalmanın ne acı verici olduğunu anlarlar……..
Film harika insanın arzularını ve düşüncelerini çok iyi betimlemişler. Kesinlikle izlenmesi gerekir. Fakat kayda alınan gereksiz erotizm filmin ağır havasını biraz bozuyor bence.
Neden âşık oluyoruz? Bilmiyoruz… Tutku bize aklımıza gelmeyecek şeyler yaptırıyor…İşte yine Aşk’ın hangi iki cins arasında geçip geçmediğini görmezden geldiğiniz,Aşk’ın kendisine odaklandığınız ve büyüsüne kapıldığınız muhteşem bir film..muhteşem oyunculuklar..Sevişme sahneleri çok cesur ve uzun tutulmuş,rahatsız olanlar çıkacaktır ama bütünüyle bakıldığında hiçbir sahnenin gereksiz olmadığını göreceksiniz…
Yeni donem fransiz sinemasinin en guçlu yonetmenlerinden Kechiche’in (kendisi Cezayir asillidir) en sahane filmi diyebilirim. Aktrisleri köle gibi çalistirip 5 ay boyunca tam 700 saatlik kayit yapmis ve sonra bunlardan 3 saatlik bu filmi çikarmistir. Kendisi tipki Coppola gibi diktator bir yonetmendir- oyleki her iki aktris de istifa noktasina gelmis, ve her ikisi de bir daha onunla çalismamaya yemin etmislerdir.
Ama yigidi oldur, hakkini yeme lafi bosuna soylenmemis. Adam film gibi film yapmis. Ask acisinin (cinsiyet ne olursa olsun) boyle guzel islendigi çok az film vardir. Adèle’i oynayan kiz resmen dokturmus. Yalnizca agzi bile insanin resmen salyalarini akitiyor. Bu arada yonetmen bu kizin limonlu turta yiyisini gorunce "iste aradigim kiz!" diyor.
Kisacasi guzel bir film, ama kitle filmi degil. Yani bagimsiz sineme tutkunlarina siddetle onerilir!
Fazla aşk, uzun sevişme sahneleri ve baygın bakışlar. bana gerçeklikten biraz uzak geldi.
Güzel bir aşk filmi ama aile ortamında izlemeyin derim.
Oyunculuklar harika, film harika, aşkı hissediyorsunuz.
özellikle lgbt’lerin daha çok duyulmaya başlandığı ve toplumumuzun bu insanları anlamaya başladığı şu günlerde izlenmesi gereken bir film.
adele isimli genç bir kızın normları aşarak kendini keşfetmesini izliyoruz.
şunu da ekleyeyim; cinsel içerikli bölümler var. rahatsız oluyorsanız önermem. ama bence aşın artık o rahatsızlıkları.
Film hakkını vermiş. Altyazı cok iyiydi. Film gercekten can ‘ da aldıgı ödülleri hak etmiş.
Çok tartışma yaratan bir film olmuştu,izleyelim bakalım (Heycan vs. arayanlar hiç başlamasın film tamamen ruh çözümlemelerine dayalı bir film)
Bu seneki festivalde en merak ettiğim filmlerden biriydi fakat fırsat bulup gidememiştim çok iyi oldu teşekkürler.
bu günde koymanız ayrı olmuş:)
uzun zamandır izlediğim en etkileyici filmlerden biri.
boğazınızı düğümleyip birkaç gün etkisinden
kurtulamamanızı sağlıyor.